Biz Ne Yersek O’yuz diye bir teori vardır. Gerçekten de tükettiğimiz gıdalar sadece yaşamımızı sürdürmek için gereken enerji kaynağı fonksiyonu görmüyor. Vücudumuzda yenilenen her hücre için gerekli olan bu maddeler o hücrelerin ve böylece tüm organizmamızın sağlığını da etkiliyor. Yediğimiz besinlerin içeriğindeki maddeler hatta duygu durumumuzu bile etkileyerek sadece insan fizyolojisi değil, psikolojisi üzerine de etki gösteriyor. Onkolojik açıdan ise bu besinlerin bağışıklığımızı etkileme ve tümör oluşumu üzerine nasıl etki ettikleri bizim için önemlidir.

TARÇIN:

Tarçın, kan şekerini düşürme ve iltihabı hafifletme yeteneği de dahil olmak üzere sağlığa faydaları ile bilinir.

Ek olarak, bazı hayvan çalışmaları, tarçının kanser hücrelerinin yayılmasını engellemeye yardımcı olabileceğini bulmuştur. Bir hücre çalışması, tarçın özünün kanser hücrelerinin yayılmasını azaltabildiğini ve ölümlerini indükleyebildiğini buldu. Başka bir laboratuvar çalışması, tarçın esansiyel yağının baş ve boyun kanseri hücrelerinin büyümesini baskıladığını ve ayrıca tümör boyutunu önemli ölçüde azalttığını gösterdi . Yine hayvan çalışmaları tarçın özütünün tümör hücrelerinde hücre ölümüne neden olduğunu ve tümör yayılımını da azalttığını göstermiştir.Günde 1/2–1 çay kaşığı (2-4 gram) tarçını diyetinize dahil etmek, kanserin önlenmesinde faydalı olabilir ve kan şekerini düşürme ve iltihaplanmayı azaltma gibi başka faydalar da sağlayabilir.

Brokoli ve diğer Turpgiller

Turpgillerden olan brokoli güçlü antikanser özelliklerine sahip olabilen bir bitki bileşiği olan sülforafan içerir. Bu maddenin laboratuvar ortamında meme kanseri hücrelerinin boyutunu ve sayısını %75’e kadar azalttığı gösterilmiş.Benzer şekilde, farelere sülforafan tedavisinin prostat kanseri hücrelerinin öldürülmesine yardımcı olduğu ve tümör hacmini %50’den fazla azalttığı bulundu. Bazı araştırmalar ayrıca brokoli gibi turpgillerin daha fazla tüketilmesinin daha düşük kolorektal kanser riski ile bağlantılı olabileceğini bulmuştur. Onkolojinin en önemli dergilerinden biri olan Annals of Oncologyde yayınlanmış bir metaanalizde bir çok ülkedeki insanlar üzerinde yapılan araştırma bu ürünlerin kolon kanserinde belirgin azalma sağladığını gösterdi. Bu araştırmalarin ortak sonucu lahana, brokoli gibi ürünlerin tüketiminin içeriğinde yoğun lif ve antioksidant, antienflamatuar( iltihapönleyici) maddeler sayesinde kolon kanserinden koruduğunu gösterdi.

Fasulye:

Fasulye Türkiye’de ulaşılması kolay olan kıymetli yiyeceklerden birisidir. 1905 kişinin incelendiği  bir çalışmada fasulye tüketen kolon kanseri geçmişi olan hastalarda, tümör nüksü riskinin azaldığı görüldü . Hayvan çalışmalarında ise bu besinin kolon kanseri hücrelerinin gelişimini %75’e kadar engellediğini buldu . Bu sonuçlara göre, her hafta birkaç porsiyon fasulye yemek, lif alımınızı artırabilir ve kansere yakalanma riskini düşürmeye yardımcı olabilir.

Zerdeçal:

Zerdeçal, sağlığa faydalı özellikleri ile bilinen bir baharattır. Etken maddesi olan kurkumin, anti-inflamatuar, antioksidan ve hatta antikanser etkileri olan bir kimyasaldır.

Kolon kanseri hastaları ile yapılan çalışmada, curcumin’in kolonda kanserli olabilecek lezyonları olan 44 hasta üzerindeki etkilerini inceledi. 30 gün sonra, günde 4 gram kurkumin mevcut lezyon sayısını %40 oranında azalttı .

Hücre çalışmalarında kurkuminin kanser büyümesiyle ilgili spesifik bir enzimi hedefleyerek kolon kanseri hücrelerinin yayılmasını azalttı. Bu çalışmaların bir çoğunda, kurkuminin baş ve boyun kanseri hücrelerini öldürmeye yardımcı olduğunu gösterilmiştir. Her şeyin fazlası zararlı olabileceği için günde en az 1/2–3 çay kaşığı (1–3 gram) öğütülmüş zerdeçaldan fazla olmayacak şekilde tüketilebilir.

Elma:

‘’Her Gün Bir Elma Yiyenin Doktora Yolu Düşmez’’ diye İngiliz atasözü mevcuttur.. İçerdiği dengeli vitamin ve mineraller kan yapımı, dolaşımı, kolesterin düzeyinin düşürülmesi gibi bir çok açıdan faydalıdır. Elmanın içerisindeki polifenollerin antikanser etkisi birçok laboratuvar çalışmasında gösterilmiştir. Bu polifenoller hem inflamasyonu, hem de GLUT-2 adlandırılan glukoz taşıyıcı proteini baskılayarak tümör oluşumunu baskılamış oluyorlar. Yine meme kanseri hücreleriyle yapılan araştırmalar elma içerğindeki floretinin bu hücrelerin büyümesini durdurduğu görüldü.

Havuç

Havuç Vitamin K, Vitamin A, Antioksidanlar gibi bir çok önemli element içermektedir. Ayrıca içerdiği beta karotenin bağışıklık sisteminin desteklenmesinde önemli rolü vardır. Daha önce yapılmış 7 çalışmanın toplam analizinde beta karotenin meme ve prostat kanserinde risk azalttığı gösterildi. Mide kanseri üzerine yapılan araştırmada ise havuç tüketiminin mide kanserinde %26 risk azalması sağladığını gösterdi.

Yağlı balıklar:

Somon, uskumru ve hamsi gibi yağlı balıklar, B vitamini, potasyum ve omega-3 yağ asitleri gibi temel besinler açısından zengindir. Bir çalışma, diyetleri tatlı su balıklarında yüksek olan kişilerin kolorektal kanser riskinin düşük olanlara göre yüzde 53 daha düşük olduğunu buldu. Başka bir araştırma, bu çeşit balıkların yeterli tüketiminin prostat kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını buldu.Son olarak, 68.109 kişiyi takip eden bir araştırma, haftada en az dört kez balık yağı takviyesi tüketen kişilerin kolon kanseri geliştirme olasılığının, tüketmeyenlere göre yüzde 63 daha az olduğunu buldu.Bu da balık yağı içeriğindeki d vitaminin ve omega 3 yağları gibi antioksidan ve tümör önleyici özelliği bulunan maddeler sayesinde olduğu düşünülmektedir.

AVOCADO

İçeriğinde: C,E,K,B vitamin grubu ayrıca fosfor magnezyum demir çinko içeren bu besinin şeker içeriği de oldukça düşüktür.

Hücre çalışmalarında Karaciğer ve Kolon Kanseri Hücrelerinde belirgin inhibisyon( kanser hücrelerini durdururcu) yaptığı görülmüştür. Diyabet ve Kalp Damar hastalıklarına olumlu etkileri antienflamatuar ve antioksidan doğal özelliğinden kaynaklanıyor. Beslenmenizide yer vermenizi önereceğimiz qıdadır.

RESVERATROL

Üzüm kabuğu ve çekirdeği, nar,  gibi bir çok kırmızı, mor ürünlerde bulunan bu maddenin  çok faydalı özellikleri var. Cilt gençleşmesinden, kalp damar sağlığına kadar birçok sağlık alanında resveratrol etken maddesi artık başarıyla kullanılmaktadır.. Antıoksidan özelliği olduğu için inflamasyon ile ilişkisi olan kolon kanseri, karaciğer kanseri gibi hastalıkların önlenmesinde nüks etme riskinin azaltılmasında faydası vardır. Ancak unutmamak gerekir Resveratrolün estrojen reseptörlerini aktive edebildiği çalışmalarda gösterilmiş. Hormon negatif meme kanseri hücreleri üzerinde çok iyi etkisi görülse de, hormon pozitif meme tipinde kanser gelişimini artırdığı  görülmüş.  Bu nedenle her kanser tipinde olmasa da bazı kanser tiplerinde tüketilmesi öneriliyor.

SARIMSAK

Sarımsaktaki tümör engelleyici özellikleri olan aktif bileşen allisin adlı maddedir. Birkaç çalışma, sarımsak alımı ile belirli kanser türlerinin daha düşük riski arasında bir ilişki bulmuştur. 543.220 katılımcıyla yapılan bir araştırma, sarımsak, soğan, pırasa ve arpacık  tüketimi fazla olanların, nadiren tüketenlere göre mide kanseri riskinin daha düşük olduğunu bulmuştur. Benzer sonuçlar prostat kanseri ile ilgili de görüldü. 471 erkek üzerinde yapılan bir araştırma, daha yüksek sarımsak alımının prostat kanseri riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu gösterdi 

Yapılan araştırmalardakı kullanım miktarlarına bakarsak günde 2-5 gram (yaklaşık bir diş) taze sarımsağı diyetinize dahil etmek, sağlıklı beslenmeye yardımcı olacaktır

Diyetimizde kanserden koruyan besinlere daha fazla yer vermekle birlikte,kanser oluşma riskini arttıran alkol, fazla et tüketimi, katkı maddesi içeren tüm ürünleri, rafine şekerleri diyetimizden çıkarmayı unutmayalım.

Ayrıca aktif kanser tedavisi gören hastaların ilaçları ile nar, sarımsak dahil bir çok gıdanın etkileştiği bilinmekte ve bu dönemde bu besinlerden kaçınılmasını önermekteyiz. Bu nedenle doktorunuza danışmadan herhangi bir gıdayı almamak özellikle de fazla miktarda kullanmamak önemlidir.

Kanser tedavisinde moleküler testlerin önemi isimli yazımı da okuyabilirsiniz.