Kolon Kanserinde Kemoterapi Şart mı?
Kolon kanseri kadınlarda ikinci, erkeklerde üçüncü en sık örülen malignitedir. Kolon kanseri önemli bir oranda 2. evrede karşımıza çıkmaktadır. Peki, nedir 2. evre? Bu kanserin kolon duvarını tam olarak tuttuğu ancak lenf bezlerine geçmediği bir evredir. Yani aslında, erken evre ile ileri evre arasında geçit evresidir. Operasyon sonrasında bu hastalar tedavi alsın mı, almasın mı sorusu uzun yıllardır üzerinde araştırmaların yapıldığı bir konuydu. Şimdiye kadar biz onkologlar tümörde olan ek risk faktörlerine bakarak tedavi kararı veriyorduk. Ancak, bu kararla bazı hastalar tedavi gerekmese de kemoterapi almakta veya düşük risk hesap ederek tedavi vermediğimiz hastalar, bilmediğimiz nedenle nüks edebiliyordu. Son yıllarda bir çok onkolojik hastalıkların tedavisinde kullandığımız hedefe yönelik ilaçların uygun olacağı mutasyonları bulmak için likit biyopsi dediğimiz, kandan alınarak incelenen örnekleme yöntemini kullanmaktayız, bu yolla kanda dolaşan tümör DNA’sının da tespit edilebileceği görüldü.
Cerrahi operasyon ile kolon tümörü çıkarılmış hastaların kanında tümör DNA’sı dolaşmaya devam ediyorsa buna rezidüel hastalık-yani kalıntı hastalık denir. Ancak bunu standart yöntemlerle belirlemek mümkün değildir. Kanda dolaşan tümör DNA’sının tespit edilmesi ve bunun hastalıkların tedavi kararının verilmesinde kullanılması ile bakış açımız değişmeye başladı. Kanda dolaşan tümör DNA ‘sı kimsenin gözle göremeyeceği ve ya tomografi ve pet gibi yöntemlerle görüntüleyemediği, sadece hasta kanından örnek alınarak özel laboratuvar incelemesi ile tespit edilen tümör kalıntısıdır.
ASCO onkologların katıldığı ve yeni tedavilerin tartışıldığı yıllık toplantıdır. Bu sene ASCO’da bizim tedavi kararında zorlandığımız evre 2 kolon kanserinde tedaviden yarar görebilecek hastaları belirlemek için kanda dolaşan tümör DNA’sının tespit edilmesinin yardımcı olacağı gösterildi.
Australyalı araştırmacıların yürüttüğü DYNAMIC çalışmasının sonuçları hem bu kongrede sunuldu, hem de en iyi bilimsel dergilerden olan NEJM’de yayınlandı. Bu çalışmada evre 2 kolon kanseri tanısıyla operasyon yapılarak tümörü çıkarılmış 445 hasta operasyondan sonra koruyucu tedavinin gerekli olup olmadığı sorusunu yanıtlamak için analiz edildi.
Hastaların bir kısmı şimdiye kadar bizim de yaptığımız gibi tümöre ait risk faktörlerini değerlendirerek kemoterapi aldı, diğer kısmı ise kanda dolaşan tümör DNA’sının yönergesiyle tedavi aldı. Bunun için operasyondan sonrakı 4. ve 7. haftada hastalardan likit biyopsi dediğimiz kan örneği alındı. Bu haftalarda örneklerde tümör DNA’sı pozitif olan hastalara tedavi verildi, negatif olan hastalar ise sadece izlendi( hiç kalıntı hastalık olmadığı düşünülerek). İlk olarak tümör DNA’sına göre tedavi verilen grupta çok az hastanın tedavi ihtiyacı olduğu görüldü (2,14 kat fazla %27,9’ e kıyasla %15,3 ). Diğer bir taraftan ilk 2 yıllık nükssüz sağkalım (hastalık tekrar etmeden sağkalım) standart tedavi kolundan düşük değildi (%93,5 kıyasla %92,4). Ayrıca tümör DNA’sı negatif olması nedeniyle tedavi verilmemiş olan hastaların da 3 yıllık sağkalımlarının %92,5 olarak yüksek olduğu görüldü.
Böylece bu çalışma sonuçlarına göre anda dolaşan tümör DNA’nın sının hastalık nüks riskini belirlemede iyi ve güvenilir bir test olduğunu göterdi. Bununla kemoterapiden fayda görecek hastalar belirlenirken, kalıntı hastalığı kalmamış olan hastaların gereksiz kemoterapi alması da önlenmiş olur. Kemoterapinin yan etkileri, riskleri ve uzun dönem sonuçları göz önüne alındığında doktorlar için olduğu kadar hastalar içinde çok büyük avantajdır.