İçeriğe geç

Over Kanserinde Genetik Testlerin Önemi

Epiteltyal over kanseri jinekolojik tümörler arasında en çok ölüme neden olanlar içindedir. 5 yıllık sağkalım oranı sadece %46’dır. Ancak erken evrede saptanırsa bu oran %90’a kadar yükselir. Her yıl dünyada 295,000 kadın bu tanıyı almaktadır. 

Ovarian kanser daha çok sporadik (kişisel olarak aile öyküsünden bağımsız gelişen) ancak aynı zamanda diğer kanser tiplerine göre daha yüksek oranda herediter (genetik, kalıtsal) vakaların görüldüğü tümör tipidir. Bu tümörlerin dörtte biri patojenik genlere bağlı oluşmaktadır. Bu patojenik genler genelde DNA dediğimiz genetik materyalimizi taşıyan sarmalı tamir ile ilgili olanlardır. Bu genler içinde en çok araştırılan ve bilinene BRCA1 ve BRCA2 yatkınlık genleridir.  Son zamanlarda DNA dizi analizleri geliştikçe daha fazla sayıda genin hastalığa neden olabileceği bilindi. Bu patolojik varyant genlerin çoğu da HRD (homolog rekombinan yetmezlik) genleridir ve yine de DNA’nın farklı mekanizmalarla tamirine ait genlerdir. Bu genlere PALB2, PRIB1, RAD51C, RAD51D CHEK2, BARD1, NBN, ATM CDK12 gibi DNA tamir genleri aittir. Bu genlerin bilinmesinin hem ailesel yatkınlığı belirlemek için hem de tedavide yeni hedefe yönelik ajanları kullanmak için büyük önemi vardır. Bu genler kalıtsal olarak bozuk olabileceği gibi bazen sonradan çeşitli zararlı faktörlerin etkisiyle de patojenik hale dönüşebilir. Buna epigenetik değişiklikler deniliyor. Bunun dışında dolaylı yolla da DNA tamirini etkileyen genler vardır ki, o zaman bu liste çok uzuyor. Bu nedenle analiz ederken tek bir veya birkaç geni değil, geniş yelpazede gen profili yapılması gereklidir.

Bu genlerin belirlenmesi ile tümörün hangi kemoterapiye daha iyi yanıt verebileceği bilindiği gibi, PARP inhibitörü adı verilen çok etkin ilaçların kullanılması gereken hasta grubunu seçmemizi sağlıyor.

Over kanserinde bu kadar önemli olan PARP inhibitörleri nedir? 

Bu ilaçlar DNA tamir geninde bozukluk olan hastalarda DNA tamiri için işe koyulan diğer enzimleri de bloklayarak bozuk DNA ve onu içeren hücrelerin tam ölümüne neden olurlar. Bu ilaçların etkinliği birçok uluslarası çalışmada gösterildi. Bunlardan, SOLO-1 çalışmasında evre 3-4 yüksek riskli değimiz over kanseri hastaları kemoterapi bittikten sonra PARP inhibitörü olan Olaparib ilacını almaya başlıyorlar. 3 yıllık takibin sonunda ilacın ölüm riskini %70 oranında azalttığı görüldü. Velia çalışmasında kemoterapi ile birlikte PARPis gibi hedefe yönelik tedavilerle tedaviden potansiyel oVeliaprib isimli ilacı kullanım ve sonra idame olarak devam edilmesinin hastalığın nüksetmesine kadar geçen süreyi 13 ay farkla uzattığı görüldü. Bu ajanların etkinliği daha önce tedavi almış ancak nüksetmiş hastalarda da gösterildi. Bu anlamda 3.hatda platin ajanı almış hastalarda Rucaparib ve Olaparib ile devam edilmesi hastalığın ilerlenmesi ve nüksetmesine kadar geçen süreyi 111-15 ay arası uzattı. İki ve daha fazla kemoterapi almış yumurtalık kanseri tanılı hastalarda bu ila.ların tek başına kullanımı da kemoterapiye göre belirgin fayda sağlanıyor. Over kanseri gibi sık nükseden ve sürekli yeniden tedavi başlanmasına ihtiyaç duyulan bir hastalıkta hastalık nüksetme süresini yıllarla uzatmak çok başarılı sonuçlardır. Bu ilaçların genel olarak faydası ise daha önce bahsettiğimiz DNA tamir geninde bozukluk olan hastalarda gösterilmiş.

Peki bu hastaları nasıl belirlemeli?

Bahsettiğim gibi artık birçok genlerin Over kanserinde hem kalıtsallık hem de tedavi yanıtı açısından önemi bilinmektedir. Bu nedenle seçilen testin tüm bu mutasyonların analizini kapsayacağı şekilde olması gerekiyor. Yapılan analizlerin sadece kalıtsal değil somatik dediğimiz, sonradan oluşmuş mutasyonların da belirlemesi gerekiyor. Klasik genetik incelemede bu genlerin BRCA ½ gibi kalıtsal olanlarına bakılıyor. Bu ise sadece %15 hastada görülen bir durumdur. Oysa kapsamlı genetik profilleme yapılır ise bunun 2 katına yakın hastada mutasyon tespit edilerek ilaçlardan fayda görmesi sağlanabilir. Bu testlerden MyChoice Cdx Plus Prima, Paolo gibi çalışmalarda hastaların analiz edildiği test türüdür ki ister Amerikan ister ise Avrupa Onkoloji cemiyetleri ve kılavuzları tarafından önerilmektedir. Ülkemizde de bu teste ulaşım çok kolaydır. Genel olarak Over Kanseri Tanısı almış her kadının daha tanı anından itibaren evresinden bağımsız olarak mutlaka kapsamlı genetik test yaptırması önerilmektedir. Bu test sonuçları hem ailesel riskinizin belirlemesinde hem de sizin için en iyi tedaviyi seçe bilme açısından oldukça önemlidir.

WhatsApp
Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram